Burdur
Burdur Hakkında Bilinmesi Gerekenler

BURDUR
Burdur, Teke Yöresinin kültür başkenti konumundadır. Başta insan doğa ilişkilerini konu alanTeke Zortlatması, tekenin hareketlerini anlatan bir oyun olup ilimize özgüdür. Ayrıca Teke Zeybeği, Serenler Zeybeği, Al Yazma Zeybeği, Avşar Zeybeği, Kezban Yenge, İğdem Düştü ve Gabardıç gibi oyunlar ilimizin tanınan oyunlarıdır. Bu oyunlarda Cura, Kabak Kemane ve Sipsi en çok çalınan enstrümanlardır.
HALK ÇALGILARI
CURA İlimizde çok çeşitli tiplerde curaya rastlanır. İki telli, üç telli curalar ve özellikle parmak curası adı da verilen curanın ilimizde ayrı bir yeri ve önemi vardır. Mızrap kullanmadan, parmaklar marifetiyle ezgi çalınır. Teke yöresi müzikleri, özellikle gurbet havaları cura ve sipsi ile birlikte çalındığı zaman bütünlük sağlar.
KABAK KEMANE
İlimizde yaygın olarak çalınan bir halk sazıdır. Yörede su kabağından yapılanı tercih edilir ve yaygındır. At kılından yapılan bir yayla çalınır.


SİPSİ
Burdur’a özgü bir çalgıdır. Sipsi, Türk Halk Müziği nefesli çalgıları içinde en küçüğüdür ve boyuna göre, gür bir sesi vardır. Sipsinin dünyada birçok benzer türleri olmasına rağmen, çalım tekniği ve çıkartılan ses bakımından Burdur Sipsisi hiçbirine benzemez. Boyu; 15-25 cm’dir. İç çapı 5 mm çapında kesilmiş su kamışı üzerine ön kısmında 5, arka kısmında 1 olmak üzere, küçük perde delikleri açılır.
Perde aralıklarındaki boşluklara, yörede ala eğri, ala zehir adı verilen yabani erik cinsinden bir ağacın ince dallarının kabuğu boru şeklinde çıkartılarak süs olsun diye geçilir. Yörede demir kargı adı verilen ince 3-5 cm uzunluğunda su kamışlarından cuk cuk, ağızlık yapılır ve entonasyonu sağlamak, ses genişliğini artırmak için kullanılır. Nefes ve parmak kullanma tekniğine dayanır. Bir oktav ses genişliği vardır.
HALI VE KİLİMCİLİK
İlimizde yakın zamanlara kadar en önemli geçim kaynağı halı dokumacılığıydı. Bilhassa tarım arazisi az olan ve şehirde oturanların rağbet ettiği bir geçim kaynağıydı. Belli günlerde halı pazarı kurulurdu. Halılar bu pazarlarda üretici ile tüketicinin karşılıklı buluşması şeklinde, canlılığını yitirmeden yakın zamanlara kadar devam etmiştir. Makine halıcılığının getirdiği ucuz işçilik ve pratiklik el halıcılığına darbe vurmuştur.
Bölgenin turizm faaliyetlerinin içinde olması halıcılığın geliştirilmesine müsait ama, bilhassa Antalya ve civarında dokunan “Döşeme altı” tipi halılar daha çok rağbet görmektedir. Bunun neticesinde Burdur’un Antalya’ya yakın olan bölgelerinde (Kocaaliler) turistlere yönelik kök boyaların kullanıldığı küçük ebatta halılar dokunmaktadır. Burdur’un bilhassa köylerinde kök boyalarla boyanmış olarak dokunan kilimler, halılara nazaran daha şanslı durumdadır. Geçim kaynağının yanı sıra günlük kullanım aracı olmasından dolayı hemen hemen her evde kullanılan bu kilimler yün veya kıldan dokunmaktadır.
Geleneksel Türk motiflerini taşıyan kilimlerin yanı sıra Heybe, Tuz Torbası, Kur’an Çantası, Seccade, Sofa Altı ve Divan Yastığı da yapılmaktadır. Burdur’da dokunan kilimlerin içinde en ünlüsü Yeşilova Kilimleridir.


YEMEKLER
TESTİ KEBABI
Günlük bağ bahçelerde ve soğuk çeşme başlarında yapılan bir yemektir. Ağız kısmı dar bir testi yapılır. Bu testinin içine koyun etinin yağlı kaburga kısmı kuşbaşı şeklinde doğranarak, tuzlanıp konur. Yiyenlerin arzusuna göre içine ayrıca küçük temizlenmiş soğan, patates, patlıcan, yeşil biber, havuç ve domates doğranarak malzemesi tamamlanır. Etle doldurulan testi 35-40 dakika kadar ateş ortasında oturtulup, etin pişmesinden sonra yukarıda saydığımız malzemeler içine doldurulur ve tekrar ağzı kapatılarak (temiz bir bez ile bağlanır) ateşin içine oturtulur.
Ara sıra kulpundan tutularak silkelenir. Piştikten sonra servis tabaklarına alınır ve üzerine kimyon ekilerek yenir.
BURDUR ŞİŞ
Ülkemizin bilhassa Adana ve Urfa taraflarında yapılan ve aynı adla anılan şişlerine benzemekle beraber, daha kısa ve ince şişlere dizilmektedir. Şiş köftenin kıyması kaburga yatağı denilen et veya sıyrıntısının kıymasına biraz kuyruk yağı ve sadece tuz ilave edilir (10 kg kıymaya 300 gr. kuyruk yağı gibi). Sonra yoğrulur. Dinlendikten sonra şişlere takılır ve ızgara mangalında pişirilerek, pide arasında servis yapılır. Şiş köftenin ala-sulu olması daha makbuldür.


CEVİZ EZMESİ
1 kg. irmik ve 1 kg dövülmüş ceviz bir kaba konur. Diğer yandan bir bardak su bir tencere içinde, ateş üzerinde ılıklaştırılır. 1 kg. şeker ılık su üzerine dökülerek eriyinceye kadar karıştırılır. Şeker eriyince, irmik ve ceviz karışımı eklenerek iyice karıştırılır. Kıvama gelen bu karışım, pudra şekeri serpilmiş bir tepsiye dökülerek, kaşığın ters yüzü ile aynı kalınlıkta yayılır ve baklava kesimi yapılır. Burdurluların hediye olarak il dışına götürdükleri tatlı çeşidinin en yaygın olanıdır.
KABAK HELVASI
İrilerinden iki adet dolmalık kabağın kabukları soyulur ve çekirdekleri ayıklanır. İçinde su bulunan tepsiye aynı yönde rendelenir. Rendelenmiş kabak avuç içinde sıkılır. Ölçü kabı olarak su bardağı veya kase kullanılır. İki ölçü kabak rendesine, bir ölçü şeker ve bir çay bardağı su konur ve hafif ateşte aynı yönde, suyunu çekene kadar karıştırılır. İndirmeye yakın zamanda limon suyu veya eritilmiş limon tuzu suyu konularak, 5-10 dakika kaynatılır ve kıvamına gelince ateşten alınır. İstenirse üzerine, soyulmuş bademler tereyağda kavrularak bol miktarda serpiştirilir. Kabak helvası yemeklerin yanı sıra ayrıca reçel gibi de yenilmektedir.


BURDUR MUHALLEBİSİ
Dört kaşık pirinç unu, 2 kaşık nişasta, az bir su ile ezilip, 1 kg. süt ile karıştırılır. Kaynatılarak çokça pişirilir. Ateşten inerken dövünmüş sakız katılır. Çukur küçük tabaklar ıslak bir bezle silinir ve tabaklara muhallebi doldurulup soğuması için bekletilir. Muhallebi donduktan sonra, tabaklara baş aşağı boşaltılır.
Daha sonra iki ölçü şeker, bir ölçü su ile kaynatılıp, tabaklarda bulunan muhallebilerin üzerine dökülerek veya arzuya göre üstleri çeşitli reçellerle de süslenerek muhallebi yenilir.
BAŞLICA ESERLER
SAAT KULESİ
Ulu caminin 10 metre kuzeyindedir. Kesme taşlardan inşa edilmiştir.Kare plana sahiptir. 30 metre yüksekliktedir. Zeminden itibaren altı boğumludur. Dördüncü boğumda şehrin dört yanına bakan dört saat yerleştirilmiştir. Saatlerin üzerinde ise; dört pencereli ve piramidal çatısı olan bir oda vardır.


ULU CAMİ
İl merkezinde, Pazar mahallesinde yüksek bir tepe üzerindedir. Vakıf kayıtlarına göre Hamitoğlu Dündar Bey tarafından yaptırılmıştır. 1749 yılında Çelik Mehmet Paşa tara fından onarılmıştır. 1914 depreminde bir onarım daha geçirmiştir. Kuzey, doğu ve batısında üç kapısı vardır. İçten yarım kubbelidir. Kuzey kapısı yönündeki ikinci cemaat yerini üç kubbe örtmektedir. İki adet minaresi vardır.
BAKİ BEY KONAĞI
Merkez Değirmenler Mahallesindedir. 17.yy. Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerindendir.
Konak, zemin katı pencere bitimine kadar devam eden taş temelin üzerinde ahşap ve kalın masif kerpiç duvarlardan oluşmuş iki katlı bir yapıdır. Üst kata taş merdivenle çıkılmaktadır. Üst katın bahçeye ve ara sokağa bakan geniş bir eyvanı vardır. Eyvanın tavanı çıtalarla süslüdür Çıtaların arası da yeşil, kırmızı toprak boyalarla süslenmiştir. Konağın beşik çatısı alaturka kiremitlerle örtülmüştür. Saçağın ahşap yüzeyleri de aynen eyvanın tavanı gibi yeşil, kırmızı toprak boyalarla süslü çıtalarla donatılmıştır. Direkler arasındaki boyalı süslü sivri kemerler, eli böğründeler, geniş ve boyalı çıkma çıtalı bu saçaklık mimariyi tamamlayan aksesuarı oluşturmaktadır.
Eyvanın doğu kenarında selamlık, yani Başoda yer almaktadır. Konağın en göz alıcı odası başodadır. Başoda kapısından başlayarak pencere, vitray pencereleri, dolap kapakları ve üstündeki nişleri, davlumbaz, pencere üzerinde dolaşan pervazlar, yüklük kapakları, dört tarafı çeviren koltuk silmeleri, tavan ve tavan göbekleri altın ve gümüş varakla ve kalem işi boyalarla süslüdür.


BAKİ BEY KONAĞI
Motifler, bütünüyle devrin bitkisel süslemelerini yansıtırlar. Bütün bu altın ve gümüş kaplamalar, ahşap işçiliği ile kalem işi denilen boyalı süslemeleriyle ender rastlanan güzellikte bir başoda ortaya çıkarmıştır. Başodanın tabanı iki kademelidir. Cumbalı kısım döşemeden yükseltilmiştir.
Başodadan sonra eyvana ve içten bir birine açılan iki küçük oda yer alır. Gerek malzeme ve gerekse süsleme yönünden sade olmakla birlikte altın-gümüş varak kaplamalı ve kalem işi olarak yapılan süslemeler göze çarpar. Bu odalardan biri ahşaptan, süslemeli davlumbazlıdır. Diğer ikinci küçük oda da ahşap tavan çıtalarla karelere bölünmüş ve pervazları kalem işi boyalı süslenmiştir.
TAŞODA
17.yy.dan kalma Osmanlı sivil mimari örneklerinden biridir. Bina iki katlıdır. Birinci kat taş, ikinci kat kerpiç ve ahşap yapı malzemesi ile inşa edilmiştir. Özellikle Başodanın doğu duvarı ve altındaki sivri kemerli iki yanı açık ahır kısmı kesme köfeki taşındandır. Ev, bahçenin batı kısmına yerleştirilmiştir. Birinci kata çıkışı sağlayan merdiven sahanlığının altı, aynı zamanda çeşmedir. Kesme taş bloklardan yapılan bu çeşme, bugün de kullanılmaktadır. Evin zemin katında sivri kemerli ahırdan başka, iki büyük, bir de küçük oda vardır.


BAKİ BEY KONAĞI
Ahşap korkuluklu merdivenle önce ikinci kattaki sofaya çıkılır. Dikdörtgen biçimdeki sofanın güney ve batı cephesi boyunca odalar sıralanır. Kuzey kısmında ise bir köşkü bulunur. Bu sofa çıtalarla oluşturulmuş kafesler ile dışa kapatılmıştır. Sofanın çatı kısmı ahşap çıtalarla çakma tekniğinde yapılmış olup, çıtalar ve çıtalar arasındaki büyüklü küçüklü üçgenler; mavi, kırmızı ve yeşil renklerle boyanmıştır. Sofanın kuzey kısmında başoda yer almaktadır.
Başoda bol pencerelerle ışıklandırılmıştır. Ahşap yüklük, dolap, davlumbaz, tavan ve pencere pervazlarının kalem işi altın-gümüş varak kaplı süslemeleriyle yapının en göz alıcı odasıdır. Kuzey yönde tabandan yükseltilmiş seki odayı ikiye ayırdığı gibi, tavanı da ikiye bölmektedir. Bu ayırma, sofadaki gibi duvarlara bitişik yükselen, üzerleri kalem işi enine zikzak motiflerle süslü, alt ve üst kısımları kum saati biçimli-oymalı beş yüzlü sütün çelerdir.
MISIRLILAR EVİ
Merkez Oluklaraltı caddesindedir. 19.yy. yapısıdır. İki katlı, taş temel üzerine bağdadi olarak yapılmış olup, çatısı alaturka kiremit ile örtülmüştür. Alt katta kışlık odalar ve kiler, üst katta ise ortadaki ince uzun sofaya açılan dört oda yer almaktadır. Tavanlar ahşap işlemelidir. Bol sayıda pencereler ışıklandırmayı sağlar ve ahşap kepenklidir. Odaların alçı şerbetlikler, ahşap yüklükler, ahşap tavan ve tabanlar ortak özellikleridir. Başodanın tavan süslemeleri ve alçı şerbetliği diğerlerine göre daha özenlidir. Tavanda dairelerle oluşturulmuş, çiçek motifleriyle bezenmiş bir orta göbek ve bunu çevreleyen baklava dilimi motiflerle süslü bir bordür yer almaktadır.
